FOREX FORUM TR (FOREX KNOWLEDGE CENTER) path
Go Back   FOREX FORUM TR (FOREX KNOWLEDGE CENTER) > Forex Analysis (Fundamental and Technical Analysis)
Forex Analysis (Fundamental and Technical Analysis) We will share technical analysis studies about pairs in this topic.
Reply
 
Thread Tools
  #11  
Old 08-04-2014, 11:56
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Rusya mücadelesi, AB'yi birbirine yakınlaştırıyor

Avrupa Birliği, 1957'de Roma Paktı'yla ilk adımını atmasından bu yana krizlerle şekillendi. Bu nedenle AB genellikle iç ve dış sorunlarının arttığı dönemlerde genellikle birbirine yakınlaştı ve büyüdü.

Yine de Roma Paktı'nda geçen "giderek birbirine daha çok yaklaşan bir birlik" çağrsından kaçış yok. Her yeni mücadele, bloğu birbirine yakınlaştırabilir ya da uzaklaştırabilir. Euro krizi, birliğin son dönemde yaşadığı en önemli iç sorundu ve henüz sonlanmamış da olabilir. Ancak euro krizi, euro kullanan ülkeleri birbirine daha da yakınlaştırdı.

Avrupa Birliği şimdi de, Ukrayna'daki hamleleriyle, komşularının sınırlarını değiştirmeye hazır olduğunu göstermiş olan Rusya ile bir dış sorun ile karşı karşıya. Avrupa bunu yaparken de, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da oynanan oyunun kurallarını göz önünde bulunduruyor.

Rusya'nın duruşunun blok üzerinde uzun zamandır etkisi var. AB'nin temelinde Almanya ve Fransa arasındaki krizleri önleme isteği yatıyor olsa da, blok Soğuk Savaş ve Sovyetler Birliği tehdidi gibi önemli jeopolitik gerçekliklerin etkisinde daha dayanıklı hâle geldi. Kore Savaşı'nın Soğuk Savaşı daha da kızıştırdığı 1950'lerde Avrupa başkentleri ve Washington, Avrupa'nın birlik olmasında stratejik bir fayda gördü.

Benzer şekilde AB'nin son 20 yılda bu kadar büyümesine olanak sağlayan da Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılması ve Doğu-Batı geriliminin azalmasıydı. O zamandan bu yana blokun üye ülke sayısı 12'den 28'e çıktı.

Şimdi asıl soru, kavgacı Rusya'nın, AB'yi birbirine daha mı yakınlaştıracak, yoksa ülkeleri birbirine mi düşüreceği.

Rusya-Ukrayna krizi şimdiye kadar AB'yi birbirine yakınlaştırmış görünüyor. Verilecek tepkilerin ölçüsüne ilişkin anlaşmazlıklara rağmen, AB'deki müzakerecilr bu hafta Rus ekonomisindeki sektörleri hedef alan yaptırımlar uyguamaya karar verdi.

Brüksel'deki kıdemli bir yetkili konuyla ilgili, "Bu belirleyici, büyük bir sıçrama ve insanlar bunu hafife almamalı" dedi.

Aynı yetkili gelecek için en önemli sınavın, bloğun, AB'yi Rusya'nın enerji arzına bağımlılığını nasıl azaltabileceğine ilişkin konular tartışılırken verileceğini söyledi. Eğer AB bunu başarırsa, enerji konusunda Rusya'ya bağımlı olan Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri Batı'dan enerji alacak.

Brüksel'deki yetkili bu noktada en önemli sorunun, geçmişte daha iyi koşullar için Rusya ile ayrı koldan anlaşma yapmış olan üye ülkelerin, bu kez benzer yaklaşımı önleyip önlemeyecekleri olduğunu söyledi. Aynı zamanda Macaristan, Bulgaristan ve Avusturya gibi, Rusya destekli Güney Akım boru hattı projesinde yer alan ülkelerin, diğer AB ülkelerin itirazlarıyla bu projeyi hızlandırmaya meyilli olup olmayacağı da önemli bir konu olacak.

Diğer bir konu ise, krizin, dış politika konusunda üye ülkeler ile Brüksel arasındaki ağırlık merkezini değiştirip değiştirmeyeceği. Kriz, bir sonraki dış politika liderinin, enerji ve ticaret dahil, tüm dış ilişkiler sorunlarında liderlik rolü üstlenmesi gerektiği tartışmasına da hız verdi.

Londra'daki AB yanlısı Avrupa Reform Merkezi'nin direktörü Charles Grant, krizin AB ülkelerinin, "ayrı ayrı hareket etmek yerine birlikte çalışarak daha fazla şey elde edebilecekleri"ni gösterdiğini söyledi.

Grant, bunun AB'nin dış politika şefi olarak Catherine Ashton'ın yerine geleceğini seçmesinde etkili olacağını belirterek, "Rusya o kadar önemli ki, eğer deneyimsiz birini o göreve getirirseniz, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov onu ezer" dedi.

Bu endişeler, AB'nin Haziran'daki zirvesinde, İtalya'nın AB dış politika şefliği için aday gösterdiği Dışişleri Bakanı Federica Mogherini'nin desteğini azalttı. Blok bunun üzerine kararı Ağustos'a erteledi.

Kimse güç başkentlerinin, tamamen Brüksel'in kontrolü altına girmesini beklemiyor. Rusya sorununun, AB hükümetleri arasında birliğe mi, yoksa ayrılığa mı neden olacağı ve AB'nin dışişleri konusunda daha fazla ağırlığa sahip olup olmayacağı henüz belli değil.

Ancak tek bir sonuç çıkartılırsa, o da Berlin'in AB ilişkileri üzerindeki etkisinin arttığı olur.

Avrupa Reform Merkezi'nin direktörü Charles Grant, Ukrayna üzerinden birliğin sağlanması için Almanya'nın daha orta bir yol bulduğunu ve önceki dönemlerdeki gibi Rusya yanlısı duruşundan uzaklaştığını söylüyor. Grant, sözlerini şöyle tamamlıyor:

"Rusya-Ukrayna sorunundan çıkarılacak sonuçlardan biri, Almanya'nın AB'nin yalnızca ekonomi politikasında değil, dış politikada da lideri hâline geldiğidir."
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #12  
Old 08-04-2014, 12:01
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Eski Fed Başkanı Alan Greenspan :

" Balonlar oluştuğunda artık kontrol edilemez. Piyasadaki çöküntüyü azaltmadan balonları durdurmak çok zor. Volcker yönetimindeki Fed 1979'daki enflasyon tırmanışını etkisiz hale getirmeyi başarmış ancak çok keskin bir ekonomik daralmayla yüzleşmek zorunda kalmıştı. Balonlar insan doğasının değişmez fonksiyonlarıdır. Sorulması gereken soru ise balonların nasıl yönetileceğidir.

Tüm balonlar şişer ve patlar ancak nasıl finanse edildikleri kritiktir. 1994-2000 yılları arasındaki internet balonu neredeyse hiçbir ekonomik etkiye sahip olmadan devasa bir finansal çöküşe neden olmuştu. 2000'lerin ilk yıllarında söz konusu etkiyi GSYH rakamlarında görmekte zorlanırsınız. Benzer şekilde Dow Jones Sanayi Ortalaması 19 Ekim 1987'de yüzde 23 değer kaybetmişti – bir günlük düşüşte tüm zamanların rekoru-. Goldman Continental Illinois Bank'a çöküşün hemen arkasından Çarşamba günü yapması gereken 700 milyon dolarlık ödemeyi yapmamayı düşünüyordu. Geriye baktığımızda Goldman ödemeyi yapmasaydı krizin etkilerinin çok daha büyük olacağını görüyoruz. Sonuçta bir şey olmadığından çok az insan bu krizi hatırlar ama Fed'deki 18 yıllık görev sürem boyunca beni en çok korkutan tecrübe bu olmuştur. Yani önemli olan toksik varlıklar değil, bu varlıkları idare eden kurumların kaldıraçlama derecesidir. Dönüştürülebilir tahviller seri borç yayılma riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Daha önce de söylediğim gibi balonlar insan doğasının bir fonksiyonudur. Yeterince gözleme sahip değiliz ama bence balonun oluşması için gerekli ve yeterli olan şey uzun süre düşük enflasyonlu stabil bir ekonomik aktiviteye sahip olmaktır. Bu nedenle çok zor bir politika problemi. Balonları yatıştırabileceğine inanan merkez bankası yetkililerinin gerçek dışı bir dünyada yaşadıklarına inanıyorum. "
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #13  
Old 08-04-2014, 12:07
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default

Quote:
Originally Posted by 102874
"Yani önemli olan toksik varlıklar değil, bu varlıkları idare eden kurumların kaldıraçlama derecesidir. Dönüştürülebilir tahviller seri borç yayılma riskini önemli ölçüde azaltabilir. "
Diyor ki ; Ülkenizin siyasi gücü olduğu müddetçe tahvillerinize talep olacağından doalyı toksik varlıklarınız bile mesele olmaz.

Veya tersinden düşünürsek ABD'nin finansal açıdan yıkılması için siyasi açıdan yıkılması gerekir. Bunun için de askeri yani teknolojik üstünlüğünü kaybetmesi gerekir. Peki yılda yaklaşık yarım trilyon dolar ARGE harcaması yapan ABD bu üstünlüğü kaybeder mi ?
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #14  
Old 08-04-2014, 12:27
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Enerji savaşı...

" Avrasya coğrafyasında Ukrayna Krizi’nin tırmandığı bir dönemde, Dağlık Karabağ cephesinden çatışma haberleri gelmesi bir tesadüf olarak değerlendirilebilir mi? Hayır!..

Türkiye’nin “çevrelenmedik” bir o kanadı kalmıştı, o da tamamlanıyor...

Bir gerçeği net olarak ifade edelim: Kıbrıs’ın açıklarındaki doğalgaz kaynaklarından Halep-Musul-Erbil hattına, son olarak da Karabağ’a ulaşan kriz zinciri, SOCAR-Türkiye Başkanı Kenan Yavuz’un her açıklamasında ısrarla altını çizdiği “Türkiye’nin bir enerji ülkesi olması adımlarına” küresel güçlerin verdiği yanıttır.

Azerbaycan ve Türkmenistan’ın petrol ve doğalgazını taşımayacaksın, Kerkük’ün petrolüne vana açmayacaksın, Kıbrıs’taki doğalgazı Rum-İsrail işbirliğine bırakacaksın, o zaman rahat edersin... HALKBANK da rahat eder...

Yapmazsan, Suriye ve Irak’taki Türkmen kardeşin mülteci olur, katliama uğrar, Kürt akraban ortadan kaldırılmaya çalışılır, Kıbrıs’taki Türk ambargo altında yaşar, Gazze açıklarındaki doğalgazın sahibi Filistinli çocuk tank ateşiyle parçalanır, Azerbaycan, işgal altındaki toprağında şehit verir...Adana’da TIR’ın durdurulur, Davutoğlu’nun odasındaki toplantıyı da youtube’dan dinlersin!.. Bir de “Beyaz Türkler”, iki de bir “bataklığa girmemek” gibi, ancak iki kadeh arasında üretilebilecek sığlıkta düşüncelerle karşına dikilir.

Berbat bir oyun... Kanlı... Geleceğimize de kasıt var... Delip geçer miyiz? Belli ki bir hayli zorlanacağız ama, evet..."

Ardan ZENTÜRK
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #15  
Old 08-04-2014, 12:31
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Azerbaycan’la Ermenistan arasında savaş çıkar mı?

Azerbaycan Ermenistan sınırında bir kaç gündür ateşkesin bozulması, şehit Azerbaycan askerleri, Ermenistan’ın Azerbaycan orduları tarafından roket ateşine tutulması ve genelde istikrarın bozulmasına yönelik senaryoların kurgulanmasının arkasında yatan asıl niyetler tabi ki zamanla ortaya çıkacaktır. Şimdilik ise bir kaç versiyon üzerinden olayı gündeme taşımak istiyorum.

1. Ateşkesin bozulmasını tetikleyen durum var mı?

Evet var. Öncelikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik giderek agresif tavrı sadece Ukrayna ile sınırlı kalmayacak, bu tavır ABD etkisinde olan tüm devletlere özellikle denge politikası yürüten Azerbaycan’ı da hedef alacak gibi gözüküyor. Rusya Ukrayna’dan sonra kendine yönelik tehdit olarak gördüğü, batı etkisinin bulunduğu her yeri ve herkesi zamanında boğmaya gayret edecektir. Elindeki kozlara göre kendini savunma refleksi geliştiren Rusya için Azerbaycan’ın denge politikası tehdit unsuru olarak görülmesi gayet normaldir. Ukrayna meselesinde geri adım atmayacak gibi gözüken Rusya, şiddetini giderek artıracak ve ABD’nin menfaat alanları olarak bilinen “enerji hattı” ülkelerin de istikrarını bozacak gibi duruyor. Dolayısı ile Azerbaycan sınırında Ermenistan tarafının ateşkesi bozması için bu gerekçe göz önünde tutulmalıdır.

2. Peki Ermenistan Azerbaycan’la savaş istiyor mu?

Hayır istemiyor. Çünkü ekonomik olarak çöküş yaşayan Ermenistan sadece savaş imitasyonu yapacak kadar cesurdur. Bu imitasyon, ya bağlı olduğu büyük devletlere gerektiği zaman yada kendi içerisinde ekonomik olarak sefalet ile boğuşan halkını uyutmak için ortaya çıkar.

3. Azerbaycan bu savaşa hazır mı?

Güç olarak hazır. Hem ekonomik hem de askeri olarak güçlenen Azerbaycan bu savaşın altından kalkabilir. Rusya Kırım’a, ABD Ortadoğu’ya davetsiz sokulabildiği halde Azerbaycan’ın kendi topraklarının geri alınmasında istekli olması kadar doğal bir durum olamaz. Lakin konjöktör olarak durum Azerbaycan lehinde değil. Ukrayna olaylarıyla Rusya’nın giderek artan agresif tavrı ABD’nin ise Rusya’yı çöktürme stratejileri bölgenin kaderini olumsuz etkilemektedir. Diğer taraftan ise Türkiye’yi istikrarsızlığa sürükleme çabaları vardır. Türkiye’nin hem içeride hem dışarıda önünün kesilmesine yönelik gayretler Azerbaycan için vahim bir durumdur. Ve böyle bir durumda olayların kontrolsüz dizayn edilmesi sadece Azerbaycan’ı değil Türkiye’nin stratejilerini sıkıntıya sokabilir.

4. Rusya ve ABD savaş istiyor mu?

ABD zinhar bu bölgede şimdilik savaş istemiyor. Çünkü kontrol edecek kadar kozlar elinde değil. Böyle bir savaş çıkarsa duruma en fazla dahil olacak ülke Rusya’dır. Rusya’nın hem yakında olması hem de içerideki aktörlerinin varlığı Rusya’yı avantaj sahibi yapmaktadır. ABD için ise bu ölüm demektir. Lakin Ukrayna’daki Rusya agresifliği azaltmak için bu imitasyon ABD’nin de işine yarar.

Rusya için savaş konusu duruma el koymak için kullanabileceği en uygun konudur. Ukrayna meselesiyle Rusya anladı ki, ABD’nin menfaat noktalarına farklı yöntemlerle saldırmazsa kaybedecektir. Onun için Rusya kendi bölgesi olarak gördüğü coğrafyada, ABD senaryolarını saldırı ve savaş havasıyla yok etme gayreti içerisindedir. Azerbaycan Ermenistan arasında olası savaş bu anlamda Rusya’nın ve ABD’nin durdurma gayreti gibi de yorumlanabilir.

5. Ermenistan ve Azerbaycan toplumunun savaşa yönelik psikolojisi nedir?

Ermenistan işgal eden taraf olduğu için onun savaş gibi bir lüksü bulunmamaktadır. Azerbaycan’ın güçsüz zamanında sadece Rusya’nın değil diasporanın da desteğini arkasına alarak, batı dünyasının da hıristiyan ittifakı anlayışına dayanarak, Azerbaycan topraklarını kolaylıkla işgal eden Ermenistan için şimdi ki durum savaş için uygun değil. Çünkü ekonomik güçsüzlüğü Azerbaycan gücüyle kıyasta artık sınıfta kalmaktadır. Dolayısı ile böyle bir savaş ihtimali zaten ekonomik olarak boğulan bir toplum için arzu edilen bir durum değil. Lakin Ermenistan için de bu savaş imitasyonu iç dinamikler için kullanılacak vakadır.

Azerbaycan toplumu ise tek renkli değil. Savaş isteyenler kadar istemeyenler de vardır. Özellikle toplumu yönlendiren siyasi güçler içerisinde Batının desteğini almak isteyen siyasi partiler savaş söylemlerinden uzak durmaktalar. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise konjöktürel olarak durum müsait olursa muhtemelen böyle bir savaşı arzu edenler içerisinde yer alır. Toplumun zafer arzusu savaş isteyen için de istemeyen için de vazgeçilmez arzudur.

Durum böyle olunca sınırdaki ateşkesin bozulması ve bu kadar vatan evladının şehit olması sıradan bir olay olarak görülmemelidir. İstikrarın bozulması imitasyon olsa bile yeni durum geliştirebilir. Bu kimin işine yararsa, savaş ortamını pekiştiren de O’dur.

Sevil NURİYEVA
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #16  
Old 08-04-2014, 12:35
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Güle oynaya Şangay

Şangay İşbirliği Örgütü; Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan'ın katılımıyla gücüne güç katacak. Uzmanlar, son aylarda Batı ile dirsek temasında olan İran'ın örgüte katılacak olmasını, Rusya ve Çin ikilisinin yeni bir hamlesi olarak değerlendirdi.

Şangay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan'ın katılacağı açıklandı ve konuyla ilgili taslak geçtiğimiz gün onaylandı. Buna göre, Rusya, Çin, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan'dan oluşan ŞİÖ'ye yeni katılımlarla örgüt daha da güçlenecek. IMF Fact Book verilerine göre, Şangay beşlisinin şu andaki Gayrı Safi Milli Hasılası (GSMH) 15.8 milyar dolar civarında bulunuyor.

22 TRİLYON DOLARLIK EKONOMİ

6.78 trilyon dolar milli hasılaya sahip yeni üye katılımları ile birlikte bu rakam 22 trilyon dolara kadar ulaşacak. Çin'in 2 trilyon, Rusya'nın da 528 milyar dolarlık ihracatı; İran'ın ambargolardan bunalmış ekonomisi ve Hindistan'ın özellikle bilişimde artan ticaret performansı ile birleşecek. Pakistan ise, 2012'de yüzde 4.4 2013'te ise yüzde 3.6 son yıllarda büyüme rakamları göz dolduran ekonomisiyle örgüte dahil olacak.

DÜŞMAN KARDEŞLER AYNI ÇATIDA

Uzmanlar, Şangay'a yeni katılımlar konusunda iki noktaya dikkat çekiyor: birincisi son aylarda Batılı şirketlerle dirsek temasında olan İran'ın örgüte katılacak olması diğeri ise 'düşman kardeşler' olarak tanımlanan Hindistan ve Pakistan'ın işbirliği örgütü içinde yer alması. Yeni üyeler, sahip oldukları enerji kaynakları yanında artan ekonomik performanslarıyla da dikkat çekiyor. Bu ülkeler, özellikle Asya'nın güneyindeki ticaret yolları açısından stratejik önemde bulunuyor. Rusya ve Çin ikilisi ABD'nin kısıtlayıcı politikalarına karşı bölgeselleşme ataklarıyla cevap veriyor.

AMERİKA'YA KARŞI BLOK

Hindistan, Pakistan ve İran'ın, Şangay'da yer alma isteği, uluslararası medya organlarınca ABD'ye karşı blok niyeti şeklinde yorumlandı. Yüksek Ekonomi Okulu uzmanı Aleksey Maslov'un 'Rusya'nın Sesi', internet sitesinde yer alan görüşleri şöyle: 'Örgütün üye sayısı artıyor. Çünkü ABD tarafından Asya'da çok sert bir politika uygulanıyordu. Amerikan politikası düşünüldüğünde, bu ülkelerin ŞİÖ üyesi olmak isteğinde şaşılacak bir şey yok. Hesaba alınması gereken bir husus daha var. Bu ülkelerin, her hangi garantiye sahip olmadan Çin ile doğrudan işbirliği yapmaktan sakındıklarını da gösteriyor. Böyle koşullarda ŞİÖ Çin'in, örgütün mevcut kuralları çerçevesinde sözü geçen ülkelerin çıkarlarına zarar vermeyeceğini garantiliyor.'

Ülke sayısı 9'a çıktı

Şangay Beşlisi, yeni katılımlarla üye sayısını 9'a çıkaracak. Teşkilat, faaliyetleriyle, dünyanın küreselleşme değil de bölgeselleşme yolunda olduğunun kanıtı niteliğinde.

Türkiye diyalog ortağı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şangay İşbirliği Örgütü'nün gelişme potansiyeline ve artan ticaretine dikkat çekerek, Türkiye'nin de AB'ye alternatif olarak, örgüte üye olabileceğinin sinyallerini vermişti. Başbakan geçen yıl kasım ayında, St. Petersburg'da biraraya geldiği Rusya Devlet Başkanı Putin'in, AB üyeliğine ilişkin yorumuna '50 yıllık tecrübe kolay değil. Şangay İşbirliği Teşkilatı'na Türkiye'yi alın. Bizi de bu sıkıntıdan kurtarın' diyerek cevap vermişti. Türkiye, geçtiğimiz yıl, ŞİÖ'ye, 'Diyalog Ortağı' olarak katıldı.
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #17  
Old 08-04-2014, 12:48
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default No, you could not Mr. Obama...

" En yıkıcı şekilde domine ettikten sonra bir bölgeyi rehabilite etmeden arkanızı dönüp çekildiğinizde, oradaki insanların hayatlarını önemsemeseniz bile, Rusya Gürcistan'dan iki bölgeyi koparttığı gibi Kırım'ı da işgal edebiliyor mesela. Dünya böyle bir yer. Bu kuralı en çok dünyayı böyle bir yer yapan ülkelerin bilmesi gerekirdi.

ABD'de böyle bir tartışma epeydir var. Obama ülkesinin gücünü optimal kullanma adına doğru bir şey mi yapıyor, yoksa dünya liderliği özelliğini kayıp mı ediyor? Peki ABD'nin dünya liderliği özelliği çeşitli tehditler uydurarak bazı ülkeleri işgal etmek ve bu girişimlerin hepsinden de yenik çıkmak mıdır? ABD'nin milli çıkarları, İsrail ve neo-con lobisinin dediklerini harfi harfine yerine getirmek midir sadece? Dünya liderliği, Irak ve Afganistan gibi yapılmaması gereken işgalleri yapmak, Suriye ve Filistin'deki soykırımlara sıra gelince 'diplomasi' kartının ardına mı sığınmaktır.

ABD'nin köleliği kaldıran Cumhuriyetçi Lincoln ve Vietnam savaşına karşı çıkan Demokrat Kennedy gibi cesur liderlere ihtiyacı var. ABD'nin milli çıkarlarını bu kadar itibar kaybetmeden de korumak mümkün.

Her ikisinin de öldürülmüş olması da gerçekten manidar. "

MARKAR ESAYAN
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #18  
Old 08-04-2014, 12:58
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Dünyanın 'brütleri' ve 'net'leri (1)

Günümüzün dünyâsındaki işbölümü çekirdek kapitalist ülkeler(toplumlar) ve yarı merkez ülkeler(toplumlar) ve kenar ülkeler(toplumlar) arasında ayrışan bir dünyâ. Ayrıca bu bloklar arasında da çatlaklar ve gerilimler mevcût.

II.Genel Savaş sonrasındaki yapılanmada çekirdek ülkeler ikili bir yapıda ortaya çıktı. Bir tarafta A.B.D ve Britanya, diğer tarafta ise Almanya, Fransa ve Uzak Doğu'daki Japonya yer alıyordu. Brüt okuma, A.B'yi Aydınlanma'nın iyileştirilmesi ve tamamlanması olarak değerlendirmektir. Oysa Avrupa Birliği, çok âşikâr ki, Almanya'nın denetim altına alınmasını ve Fransa ile barıştırılmasını güdüyordu. Britanya, her ne kadar bu birlik içinde yer aldıysa da, asla kendisini Avrupa'ya ait hissetmedi. Dâima belli bir mesâfede kaldı. Kanada başta olmak üzere dominyonlarıyla ağırlıklı olarak da Anglo-Amerikan bir yapıda yerini aldı. Hâsılı A.B bir Avrupa projesi değil (brüt okuma), odağında Almanya ve Fransa'nın yer aldığı bir Kıt'a Avrupası projesidir. Gerçekten de A.B'nin yegâne başarısı Almanya ile Fransa'yı ortak kılmak oldu. Hepsi bu. Ama, bu iki Kıt'a Avrupası gücünün, katı milliyetçi, militarist geçmişi ve gelenekleri düşünüldüğünde, Avrupa idealinin(brüt okuma) ne kadar da güvenilmez olduğu hemen anlaşılabilir.

Almanya, II. Genel Savaş sonrasında tıpkı Japonya gibi, adeta yük merkebi gibi üretimle cezalandırıldı. Diğer blok, yâni Anglo-Amerikan Blok ise ağırlıklı olarak finansal kapitalizmin iş ve işlemlerini denetimine aldı. (Almanya'nın imalat sanayisi payı %21 iken A.B.D.'de bu oranın sadece %13 olması durumu göstermiyor mu?).

Almanya'nın umulandan fazla bir güç sahibi olmasını Anglo-Amerikan blok hiç bir zaman istememiştir. 1973 petrol krizi, iki Almanya'nın birleştirilmesi projesi dış ticâreti sürekli fazla veren Almanya'nın dizginlenmesi içindir.(Meselâ 1973 Petrol Krizi öncesinde fazlası takriben 40 milyar Mark idi). Almanya bütün bunların üstesinden geldi. Son büyük atağı, yâni bilişim sektörlerindeki devâsa yarışta söz sâhibi olmaktı. Ama bu proje, mühendislik elverişsizlikleri sebebiyle , başarısızlıkla sona erdi. Sonuçta Almanya da büyük avantajlara sâhip olduğu esas mevzilerine, yâni makine-kimya sektörlerine geri çekildi.

Kuzey ülkeleriyle devam edelim: Yegâne başarıları sâhip oldukları zenginliklerini iyi dağıtan siyâsal yapıları olan, küçük nüfuslu ve görece küçük, lâkin mukayeseli üstünlükler açısından iyi tercihlere oturan ekonomileriyle Kuzey Avrupa ülkeleri Avrupa'nın dinamizmini temsil edemez. Fransa ise sâdece eski düşmanı Almanya'ya tutunarak var olmaya çalışıyor. Doğu Avrupa'daki gelişme ekonomik ve kültürel faturası hayli ağır olan bir fiyaskodur. Ama, çözülen Avrupa'dan diri çıkmayı başarmış Almanya'nın etki alanını, şu aralar hesaplaştığı Rusya'ya doğru genişlettiği ve güçlendiği söylenebilir. PIGS Avrupası (Portekiz, İtalya, Yunanistan ve İspanya) için ise balayının bittiği çok âşikâr. (Bunların arasında en önemlisi İtalya, Kuzey'deki sanayisi ve işletmeciliği ile Almanya'yı bile ürkütürdü. Bugün sâdece güldürüyor).

Hâsılı Kıt'a Avrupası bugün, brüt olarak çok başka şeyler söylenebilirse de, net olarak Almanya'dan başka bir şey değildir. Avrupa'nın Aydınlanmacı moralpolitik dünyâsı ise yaygınlaşan yabancı düşmanlığı ile çöküşe geçmiş durumda. Avrupa'nın siyâset arenası, yeni sağ siyâsetlere teslim olmuş vaziyette. Avrupa sol'undan umut yok. (İngiltere'deki Blair'in Üçüncü Yol girişimi, sol damarı kesmek için soldan gelen bir projeydi). Artık daha nâdir olarak iktidara geliyorlar. Geldikleri durumlarda da çok başarısız, pısırık ve teslimiyetçi siyâsetlerle durumu idâre etmeye çalışıyorlar. (Hollande bunun tipik örneğidir).... Devam edeceğiz.

SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #19  
Old 08-04-2014, 13:05
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default

SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN , mükemmel tespit , analiz ve sentez yapmış.

Ben Avrupa'nın daha doğrusu Batı dünyasının geleceğini şöyle görüyorum :

Anglosaksonlar (İngiliz + Amerikan ittifakının yoğunlaşması)
Alman + Rus ittifakı
Katolik / Güney Avrupa İttifakı ki bu ittifak içindeki ülkeler Türkiye himayesinde olacaktır. Ayrıca Balkanlar ve Kafkaslar da Alman+Rus ve Türk çekişmesi yaşanacaktır. Arap coğrafyasında Anglosaksonlar ile Türkler rekabet halinde olacaktır.
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
  #20  
Old 08-04-2014, 14:27
Ertuğrul's Avatar
Ertuğrul Ertuğrul is offline
Site Üyesi
 
Join Date: Dec 2012
Posts: 361
Ertuğrul is on a distinguished road
Default Independent Gazetesi :

"Daima çıkacak uluslararası sorunların çözümü için oluşturulan mekanizma Milletler Cemiyeti'ydi. Cemiyet, gizli anlaşmaların ve emperyal saldırganlığın yerini alması için oluşturulmuştu. Ancak varlığı fazla uzun sürmedi. Onun yerini Birleşmiş Milletler (BM) aldı. Gerçi BM, Cemiyet kadar başarısız olmadı ancak Cemiyet'in de çöküşüne neden olan faktörlere bugün de rastlamak mümkün. Süper güçler küresel uyum için gerekli uzun vadeli çıkarlardan çok kısa vadeli ulusal çıkarlarını muhafaza ediyor ve bunun için örgütü alaycı bir şekilde manipule ediyorlar. Belki de 100 yıldır fazla birşey değişmedi."

Bugün İngiltere'nin Birinci Dünya Savaşı'na girişinin 100. yıldönümü. İngiltere 4 Ağustos 1914'te yerel saatle 23:00'te Almanya'ya savaş ilan etmiş, "Büyük Savaş" 11 Kasım 1918'e dek sürmüştü.
Independent'ın başyazısının başlığı, "1914'ten 2014'e".
__________________
Yatırım Tavsiyesi Değildir.
Reply With Quote
Reply


Currently Active Users Viewing This Thread: 1 (0 members and 1 guests)
 
Thread Tools

Posting Rules
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is On
Smilies are On
[IMG] code is On
HTML code is Off

Forum Jump


All times are GMT +3. The time now is 07:37.


Powered by vBulletin®
2008 © 2023 ForexForumTR