“Ey iman edenler, Allah’ı çok zikredin, sabah akşam onu tesbih edin!”(33/Ahzab:41-42)
“Namaz kılındığı zaman da, yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan rızık arayın! Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.” (62/Cuma: 10)
“Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih etmektedir.” (57/Hadid, 1; 59/Haşr, 1; 61/Saf, 1)
“O, Allah’dır. Yaratıcı, yoktan var edici, şekil verendir. Bütün güzel isimler O’na aittir. Göklerde ve yerde bulunan her şey O’nu tesbih eder. O azîzdir, hikmet sahibidir.” (yüsebbihu lehû mâ fis-semâvâti vel ard) (59/Haşr, 24)
“Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur, hamd de O’na aittir. Ve O her şeye kâdirdir.” (yüsebbihu lillahi mâ fis-semâvâti ve mâ fil ard…) (64/Teğabün, 1)
Bu ayetler okadar çoktur ki yazmakla bitiremeyiz.Hemen her surede vardırlar.Zikrin ve tesbihin hem bildiğimiz lafızla söyleme şeklinde anlamları dışında anma ve tefekkür etme şeklinde manalarıda vardır.Kütübi Sitte hadislerinden önemli birkaçınıda aşağıda paylaşalım.
1813 - Kà'a İbnu Ucre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) duyurdular ki: "Namazın takipçileri (muakkibât) var. Onları her namazın peşinden söyleyenler -veya yapanlar- (cennet ve mükafaat hususunda) hüsrâna uğramazlar. Bunlar otuz üç adet tesbih, otuz üç adet tahmid, otuzdört adet tekbir'dir". Müslim, Mesâcid 144, (596); Tirmizi Daavât 25, (3409); Nesâi, 91, (3, 75). Nesâi'nin Zeyd İbnu Sâbit (radıyallâhu anh)'ten yaptığı bir rivâyette şöyle denmektedir: "Bu emredildiği zaman Ensâr'dan bir adam rüyasında görür ki bir kimse: "Bunu yirmi beş yapın, tehlili de ilâve edin" demektedir. Sabah olunca bunu Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'aanlattı. Efendimiz : "Söylendiği şekilde yapın!" buyurdu".
1880 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki haslet veya iki hallet -vardır ki onları Müslüman bir kimse (devam üzere) söyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki şey kolaydır. Kim onlarla amel ederse, azdır da... Her (farz) namazdan sonra on kere tesbih (sübhânallah), on kere tahmid (elhamdülillah), on kere tekbir (Allahu ekber) söylemekten ibarettir." Abdullah der ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bunları söylerken parmaklarıyla saydığını gördüm. Resülullah devamla buyurdular: "Bunlar beş vakit itibariyle toplam olarak dilde yüzellidir. Mizanda bin beş yüzdür. "İkinci haslet" ise yatağa girince Allah'a yüz kere tesbih, tekbir ue tahmid'de bulunmanızdır. Bu da lisanda yüzdür, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin beş yüz eder.)" Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözlerine şöyle bir soru ile devam etti: "Hanginiz bir günde, gece ve gündüz iki bin beş yüz günah işler?" "Bunları niye söylemiyelim ey Allah'ın Resülü?" dediler. Şu cevabı verdi: "Şeytan, namazda iken her birinize gelir: "Şunu şunu hatırla" der, ve namazdan çıkıncaya kadar devam eder. (Bu hatırlatmaların neticesi olarak) kişi bu tesbihatı terk bile eder. Kişi yatağına girince de şeytan ona gelir, (zikir yapmasına imkân vermeden) uyutmaya çalışır ve uyutur da." Tirmizi Daavât 25, (3407); Ebü Davud, Edeb 209, (5065); Nesâi, Sehv 90, (3, 74).
1885 - Hz. Ebü Bekri's-Sıddikin âzadlısı Yüseyre (radıyallâhu anhümâ) -ki ilk muhâcirlerden idi- anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir çekmenizi tavsiye ederim. Bunları parmaklarla sayın. Zira parmaklar (Kıyamet günü nelerde kullanıldıklarından) suale maruz kalacaklar ve konuşturulacaklardır." Tirmizi, Daavât 131, (3577); Ebü Dâvud, Salât 359, (1501).
Last edited by CFST; 07-17-2014 at 11:40.