İslami kesimde son yıllarda "Kuran Müslümanlığı" adı altında nefsi ve keyfi yorumların yoğun etkisine dayalı, her şahsın kendi hayat felsefesini tasdikleyen bir islam anlayışı akımı doğmuştur.Öz itibariyle Kuran'ı daha iyi anlama, dini hurafelerden arındırma, cahil cühela ve sahtekar bir takım ehli tarikin sapkınlıklarına tepkiyle doğan bu hareket; sonrasında içinde etkileşimde bulunduğu laik dünyanında tesirinde kalarak modern hayatın kendisine sunduğu birtakım gayri islami imkanlarıda helal addetmek adına Kuran ayetlerini keyfi yorumlara sokmak ve sahih hadisleri dahi reddedecek kadar aşırılıklara düşer bir hale gelmiştir.
Kuran'ı doğru anlamada Peygamberin (S.A.V) rehberliğini ve uygulamalarını dikkate almayan bir anlayışı tasdik ve kabul etmek asla mümkün değildir.Dünyevi nefsi arzular ve kabullerin tesirinde kalmadan Kuran'ı okuyan bir insanın sahih bir hadisle Kuran arasında çelişki bulması mümkün olamaz.Namazdan abdeste türlü ibadetlerden cezaların tatbikine şeriat kanunlarının uygulamalarına ve itikadi konulara kadar tüm dinde Peygamberin (S.A.V) uygulama ve tefsirine mutlak ihtiyaç vardır.Bunun öğrenilmesi içinde hadis ilmini bilmek sahih kitapları ve rivayetleri incelemek gerekmektedir.Kuran bir anayasaysa hadislerde onun tatbikini ve izahını içeren kanun ve açıklamalardır.
Buna bir örnek olarak maide suresinde geçen "Hırsız erkekle hırsız kadının yaptıklarına karşılık, Allah tarafından ibret verici bir ceza olması için ellerini kesin. Allah yücedir, hakimdir."(maide,38) ayetini gösterebiliriz.Ayette el kesmek emredilirken bunun tatbikinin nasıl olacağını elin nerden kesileceği el kesme cezasının tatbiki için gereken hırsızlık malının miktar ve türünün tesbiti tamamen Peygamber (S.A.V) hadisleriyle izah bulmuştur.Bu ayeti gören ve kendini sadece Kuran'a uyarım diyerek tanımlayan bir anlayış sahibinin kalkıp ekmek çalan şahsa el kesme cezasını tatbiki mümkündür.Halbuki ayetin tatbikinde Peygamber (SAV) değeri bir kalkan miktarına ulaşmayan hırsızlıklarda el kesme cezasını tazir cezasıyla geçiştirmiştir.Konuyla ilgili fıkhi açıdan bolca teferruatlar mevcut olmakla birlikte biz sadece ana konumuzun izahı dahilinde kalarak detaylara girmeyeceğiz.
Bu konunun izahı için Ayetlerden birkaç alıntı yapmak istiyorum.
De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir."(Âl-i İmrân, 31)
“Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.”(Nisa, 80)
“Biz hiçbir peygamberi Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik.”(Nisa, 64)
Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Kim Allah'a ve Peygamber'ine itaat ederse (Allah) onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de yüz çevirirse onu acıklı bir azapla azaplandırır.(fetih, 17-18)
Yukarıda sadece 4 tanesini yazdığım ayetlerin onlarcasını Kuranda bulabilirsiniz.Yazının okunmasını zorlaştırmamak için hepsini eklemiyorum.
(Yazı şahsıma ait olup herhangibir yerden alıntı değildir.Alıntı yapılan Ayetler ayrıca belirtilmiştir)
Last edited by CFST; 02-23-2013 at 20:26.